1 Aralık 2022 Perşembe

Tarihi, oyunları, kültürüyle Zeybek ve Efe 4: Zeybek ezgileri ve dansları / KUBİLAY KIZILDENİZLİ

 Tarihi, oyunları, kültürüyle Zeybek ve Efe 4: Zeybek ezgileri ve dansları / KUBİLAY KIZILDENİZLİ

Tarihi, oyunları, kültürüyle Zeybek ve Efe 4: Zeybek ezgileri ve dansları

Denizli’den bir efenin söylediğine göre 'iki kişinin oynadığı oyun zeybek değildir'. Bu kural o kadar önemlidir ki Kerimoğlu’nun öldürülmesine kadar gidecek olan olayların başlangıcı Kerimoğlu’nun bir düğünde oynarken başkalarının oyuna katılması ve ardından olayların zincirlemesine gelişmesidir

KUBİLAY KIZILDENİZLİ (YAREN ZEYBEK KULÜBÜ)

İşte bizim de erkekçe bir oyunumuz var”

LGBT çevresi gibi aslında cinsiyetçiliğin âlâsını yapan çevreler eğer ara başlıkta söylenen bu cümleyi okusalardı sanırım söyleyeni çarmıha gererlerdi. Ancak biz germiyor, yüceltiyoruz.

Cumhuriyetimizin 10. yılı kutlamaları çerçevesinde, Atatürk’ün de bulunduğu salonda davetli olarak yer alan Sovyet General Voroşilov orkestra eşliğinde kazaska dansı yapar. Bu general, aynı zamanda Sovyetler Birliği’nin bizim Kurtuluş Savaşı’na fikirleriyle destek olması için gönderdiği ve Büyük Taarruz’un hazırlık döneminde de Atatürk’ün yanında olan generaldir. Voroşilov’un kutlama sırasında yaptığı kazaska dansından sonra Atatürk orkestraya zeybek havası çalmasını söyler ve oldukça etkileyici bir zeybek oynar ve ardından “işte bizim de erkekçe bir oyunumuz var” der. Yine Selim Tarcan’ın zeybek dansı üzerinde çalışmasından sonra ortaya çıkan ürün üzerine “bizim de kadın ve erkeğin birlikte oynayacağı dansımız var” diyerek zeybek danslarının Türk kültürü açısından önemini vurgulamıştır. Bu saptama aslında daha zeybeklerin yaşadığı dönemde söylenen ve zeybek oyunlarının Türklere ait olduğunu belirten en kuvvetli sözlerden biridir.

AYNI TÜRKÜ FARKLI FİGÜRLER

Kerimoğlu türküsü günümüze kadar uzanan zeybek türküleri içinde en güzellerden biridir. Üstelik aynı türkü olmasına rağmen hem Muğla hem de Aydın’da farklı figürleriyle bu türküye has iki harika zeybek dansı vardır. Bu tür örnekler çoktur. Yine bir başka zeybek olan Kocaarap için hem Tire’de hem Aydın’da üstelik iki farklı, ezgi ve figürleri birbirine benzemeyen iki özgün zeybek oyunu mevcut. Bunlarla birlikte Kurtuluş Savaşı kahramanı Yörük Ali için hem iki ayrı ezgi ve hem iki ayrı figür olmak üzere Aydın ve Cumaovası-İzmir’de oynanan zeybek oyunu var. Belki de en fazla oyun Kadıoğlu için yapılmıştır. Bu zeybek için de Muğla, Menemen ve Aydın olmak üzere bildiğimiz üç ayrı zeybek oyunu iki ayrı ezgisiyle oynanmaktadır. Kuşkusuz söz konusu türkü- ezgi ve oyunlar zeybeklerin ezilen halk kitleleri içinde ne kadar önemsendiklerinin kanıtlarıdır.

Kesin sayı bilinmemekle birlikte 800 civarında zeybek ezgisi olduğu biliniyor. Bugün bu oyunlar Aydın, Muğla, İzmir, Balıkesir, Manisa, Isparta, Burdur, Antalya, Balıkesir, Kütahya, Çanakkale gibi şehirlerimizin köy düğünlerinde oynanmaktadır. Dolayısıyla bugün folklorik bir öğe olarak zeybekler Batı Anadolu’da ezgiler ve danslarıyla hâlâ yaşamaktadır. Harmandalı gibi eşsiz bir ezgisi olan ve aynı zamanda dans figürlerinin kolaylığı nedeniyle popüler olan bazı örnekleri neredeyse ülke çapında bilinmekte ve düğünlerde çalınıp oynanmaya devam etmektedir.

TEKE'DE HIZLI AYDIN'DA YAVAŞ

Teke yöresinde bu ezgiler ve ritimler hızlanmakta, Aydın’da daha yavaş ritim, ezgi ve figürlere doğru evrilmektedir. Akdoğu gibi birçok araştırmacı zeybek dans ve ezgilerinin “ağır zeybekler, hızlı zeybekler” olarak sınıflandırılmasına “nereye kadar hızlı ve nereye kadar yavaş” sorularının bir yanıtı olmadığı teziyle karşı çıkmaktadır. Örneğin Teke Zeybeği gibi bir zeybek adına karşı çıkarak olsa olsa Teke Yöresi Ezgileri denebileceğini söylemektedirler. Bu görüş bana da akla yatkın gelmektedir. Çünkü Teke Yöresi oyunları hız bakımından klasik zeybek danslarına göre daha çok, daha hızlı icrâ edilmekte ve “ağır başlı” imaja ters düşmektedir. Orhan Hakalmaz adlı başka bir halkbilim araştırmacısı Ağır Zeybekler adı altında 2003 yılında bir kitap yayımlayarak ağır zeybekleri uzun uzun anlatmaktadır. Amacımız bir müzik veya halkbilimci olmadığımız için yaptığımız şey mümkün olduğunca tartışmalı konular hakkında farklı fikirleri okuyucunun dikkatine sunmaktır.

KERİMOĞLU'NUN ÖLDÜRÜLMESİNE UZANAN 'İKİ KİŞİLİK' OYUN

Hepimizin bildiği zeybek danslarında dikkati çeken şey oynayan kişinin ağırbaşlı, kendinden emin, adeta yeri yoklayarak sürdürdüğü temkinliliği ve vakur görünümüdür... Evrim Çetin’in aktardığı gibi, Denizli’den bir efenin söylediğine göre “iki kişinin oynadığı oyun zeybek değildir”. Bu görüşe bu satırların yazarı da katılmaktadır. Geleneksel olarak efeler düğünlerde davulcu ve zurnacının ürettiği ezgilerle oyunu solo olarak oynar ve başka bir oyuncunun gelenek olarak bu oyuna katılmaması beklenir. Bu kural o kadar önemlidir ki Kerimoğlu’nun öldürülmesine kadar gidecek olan olayların başlangıcı Kerimoğlu’nun bir düğünde oynarken başkalarının oyuna katılması ve ardından olayların zincirlemesine gelişmesidir. Bir efe oyunu bitirdikten sonra başka bir efe başka veya aynı oyunla oyuna devam eder ve tüm düğün veya eğlence solo olarak devam eder.

HERYERDE AYNI OYNANMAZ

1970’li yıllardan beri derlenen zeybek oyunları, kuşkusuz halk kültürümüzün, hafızalarımıza kazınması bakımından çok şey kattılar ve bu oyunu Batı Anadolu’dan çıkarıp tüm yurt tarafından tanınmasını sağladılar. Bununla birlikte derlenen oyunların her yerde aynı şekilde oynanması zeybek oyunlarının ruhuna aykırıdır. Çünkü her zeybek kendi tavrı ve figürleriyle çalan müziğe eşlik eder. Kanımızca derleme sırasında izlenmesi gereken yöntem, bir bölgeyi temsil eden birden fazla kaynak kişiden oyunların derlenmesi şeklinde olmalı ve ortaya çıkan bu yeni oyun örneğin “Harmandalı’na bir örnek” adı altında verilmelidir. Bu tavır oyunların tarihsel süreç içinde hem donmasını engeller hem de gelişmesini sağlayacaktır. Bu nedenle Türkiye’de günümüzde bu oyunların önderliğini yapan önemli dançılar ekip olarak oynadıkları zaman “düzenlenmiş” oyunu oynar ama solo icralarda ise oyunun ana çatısına bağlı kalarak ama kendi birikimleri ve estetikleri ışığında oyuna katkılar yapar. Yine yarışmalarda kazanma baskısı nedeniyle figürlerle oynanmamalı ve ekip halinde eğer söz konusu oyun oynanamıyorsa sadece solo olarak yarışmalarda yer almalıdır.

Kuşkusuz zeybek danslarına katkısı tartışılmaz olan bir isim var. Bu da halkbilim araştırmacısı Sayın Abdurrahim Karademir’dir. Abdurrahim Hoca onlarca zeybek dansını bir proje kapsamında yerinde kayda almış, düzenlemiş ve genellikle aynı yıl ekipler oluşturarak yarışmalarda yer almasını sağlamıştır. Türkiye’de halk oyunlarının derlenmesi o yıllarda maalesef çok yenidir ve kuşkusuz kendi içinde de bugünden geriye bakıldığında bazı hatalar taşıyor olabilirler. Bununla birlikte bu derlemeler zeybek danslarını yaşadığı Batı Anadolu’dan alıp ülke çapında yaygınlaşmasını ve uluslararası yarışmalarda yer almasını sağlamıştır.

ZEYBEK ASLA DURMAZ

Zeybek asla durmaz” diye bir deyim var. Bu hareketlilik sadece dağda düşmanla çatışırken, kaçarken, saldırırken veya saklanırken değil aynı zamanda bir oyunu icra ederken de geçerlidir. Ekipteki her bir üye, aynı zamanda aynı hareketi yapsın diye mili saniyelerle bile durarak oynanan bir oyun, kanımızca zeybek değil ama başka bir oyun türüdür. Örneğin derlenmiş olan Elifoğlu Zeybeği’ni ve bazı yörelerde farklı şekillerde oynanan Sabah Namazı Zeybeklerinde bu duraksamaları görürüz. Ancak köylerde oynayan oyunlarda köylü asla durarak oynamaz. Figürleri icra eden oyuncu, hareketlerini çok yavaş icra etse de beden veya bedenin parçaları ya toptan ya da bağımsız olarak hareket halinde olmalıdır. Bu nedenle izleyici üzerinde ekip olarak oynanan zeybek oyunlarıyla, solo olarak oynanan bir oyunun etkisi aynı değildir. Çünkü solo oynanan bir zeybek dansını izlemek hem izleyicinin izleme hakimiyeti açısından hem de bireyin oynarken oyuna katmış olduğu kendi yorumunun oyunu zenginleştirmesi açısından olağanüstüdür.

Bu alanda yaşayan en önemli isim benim de tanıma fırsatı bulduğum Sayın Abdurrahim Karademir’dir. Zeybek danslarının çoğunu derleyen, öğrencilerine öğreten, hocalar yetiştiren bir halk kültürü araştırmacısıdır ve çalışmalarına, Ege Üniversitesi Konservatuvarı’ndaki görevinden emekli olmasına rağmen devam etmektedir.

Mehmet İzmirlioğlu, Kütahya Yöresi oyunlarından Ferace Zeybeği’ni, Muammer Tezcan adlı çok değerli bir Kütahyalı ağabeyimizden derlemiş ve diğer oyunlarla birlikte hem icra etmektedir hem de şu anda Denizli’de gençlere öğretmektedir. Sayın İzmirlioğlu aynı zamanda özellikle yöresi Kütahya’nın oyunlarını solo olarak icra etmeye devam etmektedir.

Yusuf Türkel, Kütahya’da Zeybek Hanı adlı bir kültür sanat merkezinin kurucusu ve hocasıdır. Sayın Türkel bu merkezde çocukluk çağından başlayarak gençlere sadece zeybek dansları öğretmektedir ve mükemmel bir icracı olmasının yanında Solo Halk Dansları Yarışması’ında Ferace Zeybeği’ni harikulade oynayarak birinci olarak kariyerini taçlandırmıştır.

Kayseri’de Avşar Efe olarak tanıdığımız Mehmet Polat, efe coğrafyasının çok uzağında kalan bu yörede yine bir kültür sanat merkezinde zeybek dansı öğretmekte ve solo olarak icra etmektedir.

İstanbul’da Boğaziçi Üniversite’sine ait Boğaziçi Zeybek Kulübü var. Bu kulüp sadece öğrencilere değil üniversite dışından katılımcılara da zeybek eğitimi vermektedir ve İstanbul Avrupa Yakası’nda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

İstanbul’da bulunan ve kurucu hocalığını benim de hocam olan Murat Emrah Yamanlı’nın (1) yaptığı, üyesi olmaktan onur duyduğum Yaren Zeybek Kulübü tartışmasız bu alanda yer alan en önemli kuruluştur. Kâr amacı gütmeyen Yaren Zeybek Kulübü bugüne değin yüzlerce öğrenciye dokunmuş ve şu anda kendi hocalarını kendi bünyesinde yetiştirme seviyesinde olan bir kuruluş haline gelmiştir. Murat Emrah Yamanlı özellikle ön sıralarda olmayı tercih etmeyen, öğrencileri hep vitrine koymayı tercih eden özelliğiyle günümüz efe kültürünü yaşatan nadide örneklerden biridir.

Denizli Yöresi zeybeklerini çok iyi icra eden ve hocalık da yapan Cihan Doğan sahnedeki tüm heybeti ve mükemmel performansıyla Denizli Yöresi zeybeklerinde sahneyi dolduran değerlerimizden biridir.

HALKTAN ÖĞRENMEYE DEVAM

Aydın Yöresi’nin yine eşsiz temsilcilerinden biri olan Selim Özyol kendine has tavrıyla zeybek oynamakta, yerelden kopmadan halktan öğrenmeye devam eden, hem çocukluğundan beri oynadığı için doğal bir oyuncu, hem de aldığı konservatuvar eğitimiyle akademik açıdan kendini tamamlamış dansçılarımızdan biridir.

Dansçılarımızdan bir tane daha var ki gerçekten de zeybekle ilgili olan hemen herkesin ortak kanısı olarak ve benim örnek aldığım hocalarımızdan birinin de “zeybek dansının nirvanası” olarak tanımladığı Evrim Çetin’dir. Evrim Çetin, Aydın-Germencik’te doğup büyümüş, neredeyse doğduğundan bu yana zeybek ezgileriyle kulağı, figürleriyle gözü doymuş ve üstüne aldığı konservatuvar eğitimiyle birikimini taçlandırmıştır. Uzun yıllar sonra, zaten hiç kopmadığı ilçesine geri dönmüş ve halktan öğrenmeye devam eden Kültür Bakanlığı’na bağlı Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu’nda dans sanatçısı olan sanatçılarımızdandır. Evrim Çetin dansını icrâ ederken, canlı olarak çalmakta olan müzisyenlerin yanına kadar dansını hiç bozmadan gider ve müzisyenleri ezgileri çalarken sergiledikleri performanslarından dolayı beden diliyle selamlar. Bursa’da katıldığım ve kendisinin yönettiği bir atölye çalışmasında, üstüne basa, basa büyük mutevazılıkla “Hadi Aydın’ı da boş verelim, ben sadece Germencik yöresi oyunları konusunda söz sahibi olabilirim” demesine rağmen, oynadığı oyunlarda izleyenleri sahneye kilitlemesi yanında, özgün ve oturmuş tavrıyla büyüleyici bir performansı vardır.

HEM ALAYLI HEM MEKTEPLİ

Burada bahsedilen isimlerin neredeyse hepsinin hem alaylı hem de mektepli olduğunu özellikle belirtmeliyim. Çocukluk çağlarından bu yana zeybek ezgileriyle büyümüş, danslarını yapmış ve çabalarını konservatuvar eğitimiyle tamamlamışlardır. Hepsinin ortak özelliği, öğrendiklerini öğretme çabası içinde olmaları ve diğer dansçı arkadaşlarıyla dayanışma içinde olmalarıdır. Söz konusu dansçılarımız ve mutlaka bu satırların henüz tanımadığı diğer zeybek dansçılarımız zeybek kültürünün günümüzde yaşayan temsilcileri gibidir.

 DİPNOT:

(1)Murat Emrah Yamanlı zeybek dansları ve eğitmeni olarak kariyerine ortaokul çağında başlamış, değerli Mustafa Gırlak Hoca tarafından yetiştirilmiş ve İstanbul’da Yaren Zeybek Kulübü’nün kurucu hocası olmuştur. Kâr amacı gütmeyen bu kuruluş, İstanbul’da önemli bir boşluğu doldurmuş, çok aktif olarak izlenen YouTube Kanalı’nda kaliteli içerikler sunup hazırlayarak tüm Türkiye’de tanınmış, gelenekselci bir bakış açısıyla çektikleri dans videoları tüm Türkiye’de önemli bir referans olarak eğitimlerde kullanılmaktadır.

* * * * * * * * * * * *

KAYNAK: https://www.aydinlik.com.tr/haber/tarihi-oyunlari-kulturuyle-zeybek-ve-efe-4-zeybek-ezgileri-ve-danslari-353163

* * * * * * * * * * * *






Hiç yorum yok: