Tarihi,
oyunları, kültürüyle Zeybek ve Efe: Zeybeklerin yemini / KUBİLAY
KIZILDENİZLİ
Tarihi,
oyunları, kültürüyle Zeybek ve Efe: Zeybeklerin yemini
SADECE
güvenilir, gözü pek ve namuslu adaylar çağrılır, efenin
önderliğinde bir defne ağacının önünde toplanılır ve erdem,
namus, yardımseverlik, arkadaşlarını koruma, kadın ve kızlara
kötü bakmama üzerine oldukça uzun bir metin üzerine yemin
edilirdi.
KUBİLAY
KIZILDENİZLİ / YAREN ZEYBEK KULÜBÜ
"Kurt
bunalırsa köye iner, kul bunalırsa dağa çıkar"
Ali
Haydar Avcı’nın yazdığına göre zeybek gruplarında tüm
günlük yaşamı Efe belirler. Hiçbir zeybek ya da kızan ondan
habersiz bir eylemde bulunamaz. Onlar Efe’nin dediğini yapmak ve
gittiği yoldan gitmek zorundadırlar. Efe de sorumluluğunu, her
türlü baskı ve yıkıma karşı dirençle dayanmayı bilmek
zorundadır. Efe, her zaman her yerde iradesine sahip olmak
zorundadır. Zeybek kültüründe bir lidere bağlı olmak ve
güvenmek önemlidir zaten Efe’nin başarısının altında bu
yatar. Efe, kızanlarının arasında yeteneklerine güvendiği, hem
yokluğunda hem de günlük hayat içinde işleri çevirip
sürdüreceğini bildiği birini başzeybek olarak seçer. Bu kişi
korkusuz ve gözüpek olmalıdır. Avcı’ya göre efe kararını
önceden vermiş olsa da kızanlarına bunun uygun olup olmadığını
sorar. Bu sorunun usulen sorulduğunu kızanlar bilirler ve
onaylarlar. Başzeybek seçilen kişinin saygıyla elini öperler.
Öfke
gider yüz kızarır”
Yukarıda
paylaştığımız iki mısra aslında bir efeyi anlatır gibidir.
Bir efe olur olmaz şeye sinirlenip hareket etmez, her şeyi ölçüp
biçer. Çünkü hiçbir efe hesapsız yaptığı bir eylemin kötü
sonuçlarıyla karşılaşmak istemez.
Başzeybek,
Efe ve kızanlar arasındaki önemli bir kademedir. Kızanlar tüm
sorunlarını başzeybekleri aracılığıyla efeye iletirler.
Zeybekler asla efeye akıl veremez, ne yapması gerektiğini
söyleyemezler. Böyle bir şey geleneklerinde yoktur ve kayıtsız
şartsız efeye itaat etmek zorundadırlar. Tersi bir örnek olamaz,
olsa da şiddetli bir şekilde cezalandırılırlar. Gruptaki her
zeybeğin önceden belirlenen sorumlulukları vardır ve dağıtılan
sorumluluklar ve sorumluluk alan kişinin yerine getirmedeki
titizliği işlerin yerinde gitmesini sağlar.
EĞLENMEYİ
BİLEN İNSANLAR
Bu
adamlar aynı zamanda eğlenmesini bilir, birlikte şarkı söyleyip
sazlar çalar ve birlikte oynarlardı. Zeybek grupları içinde
genellikle güzel sesli, saz çalmayı bilen zeybekler olurdu. Hatta
Kütahya Yöresi efelerinden ve adına oyunda düzenlenmiş olan
İslamoğlu’nun iyi saz çaldığını, maniler düzdüğünü Ali
Haydar Avcı Zeybeklik ve Zeybekler Tarihi kitabında yazmaktadır.
Zeybekler
ırz ve namus konusunda da çok hassaslar ve herhangi bir zeybeğin
bu konuda yaptığı hatayı ölümle cezalandırırlar. Bu herkesçe
bilindiği için yatakların evinde evin kızları ve kadınları
efeye kusursuz bir şekilde hizmet ederler ve ondan kaçınmazlar.
Efe veya zeybekler kesinlikle konuk oldukları evlerin kadın ve
kızlarına kötü gözle bakmazlardı.
Zeybeklerin
ne zaman nereden geçecekleri, nerede konaklayacağını kimse
önceden bilemezdi. Hem bunu gizli tutacak gelenekleri hem de tüm
faaliyetleri yönetecek örgüt kuralları vardı. Hiçkimsenin
bilmediği “yataklarında” konaklarlar, istihbarat sağlayacakları
“muhabere” bölümleri aracılığıyla tehlikeyi önceden haber
alırlardı, ihtiyaçlarını sağlayacakları yerleşim birimlerinde
de ayrıca adamları vardı.
EFE’NİN
CENAZE TÖRENİ
Efe’nin
ölmesi durumunda zeybekliğe özgü törenler yapılır, efe yüksek
bir yere yatırılır baş ve ayak uçlarına çam, ardıç veya meşe
odunlarından ateşler yakılır ve “yas zeybeği” oynanırdı.
Daha sonra sadece kendilerinin bildiği uygun bir yere gömülür ve
baş uçlarına mutlaka bir ağaç dikilirdi. Yas Zeybeği’nin
ağır, derin ve acıyı yansıtacak tarzda bir oyun olduğu Avcı
tarafından aktarılıyor. Maalesef efenin ölüsü başında oynanan
bu zeybek oyununun günümüze ezgisi ve figürleri ulaşamamış.
Ancak bunun Türklerde bir gelenek olduğunu Çorum Yöresi’ndeki
Allı Turna Halayı ve Çukurova’da ise Avşar Halayı adlı iki
ayrı yas oyunundan dolayı biliyoruz.
OĞUL
İLK SEÇENEK
Efe
seçimlerinin de kendine özgü yöntemi var. Yiğitliğiyle,
mertliğiyle, korkusuzluğuyla, yardımseverliğiyle öne çıkan
zeybekler arasından efe seçilirdi. Avcı’ya göre, eğer efenin
oğlu varsa ve bu niteliklere sahipse ilk seçenek odur. Eğer yoksa
veya bu niteliklere sahip değilse genellikle Başzeybek, efe olarak
seçilirdi. Tüm zeybekler efe olarak seçilen yeni efelerinin önünde
diz çöker silahlarını yeni efenin önüne koyar ve el öperlerdi.
Bunun ardından en yaşlı zeybek söz alır, "Bundan beri
efemizsin, Bozatlı Hızır yardımcın olsun, düşmanın
mat,dostların şad, bıçağın keskin, yolun açık olsun” der.
Bundan sonra yeni efe söz alır ve kızanlarına hitap ettikten
sonra, “sözcü zeybek” efeden izin alıp havaya beş el ateş
eder ve diğer zeybekler de aynını yaptıktan sonra efelik başlamış
olur. Ali Haydar Avcı’nın aktardığına göre Aydın İhtilalini
başlatmış olan Atçalı Kel Mehmet’in ve Çakırcalı Mehmet
Efe’nin efelik töreni de aynı bu şekilde gerçekleşmiştir.
Atçalı Kel Mehmet’in gerçekleştirdiği Aydın İhtilali ve onun
kişiliğini bir başka yazımızda ele alıp yayımlayacağız.
DEFNE
AĞACININ ÖNÜNDE YEMİN
Aynı
şekilde kızanlığa geçiş törenleri de var. Her ciddi kurumda
olduğu gibi bu kurumu besleyen törenler de olacaktır. Örneğin
Türk Silahlı Kuvvetleri’nde acemi eğitimini tamamlayan askerler,
bir elleri masaya konan silahta, diğer elleri ise arkadaşlarının
omzunda olmak üzere askerlik yemini ederler. Bu an, her Türk erkeği
için hayatı boyunca onurla hatırlayacağı anlardandır.
Kızanlığa
geçiş törenine sadece iyi referansları olan, güvenilir, gözü
pek ve namuslu aday veya adaylar çağrılır, efenin önderliğinde
bir defne ağacının önünde toplanılır ve oldukça uzun
sayılacak, ders niteliğindeki, erdemlilik, namusluluk,
yardımseverlik, yeminine bağlı kalma, kadın ve kızlara kötü
gözle bakmama, arkadaşlarını koruma, kollama üzerine aşağıda
bir kısmını aktaracağımız bir yemin töreninden sonra aday
kızanlığa kabul edilir.
KIZANLIK
YEMİNİ
Bu
yemini ve kabul törenini Ali Haydar Avcı ayrıntılı olarak
aktarmaktadır.
Efe
kızanlara dönerek sorar ve kızanlar hep bir ağızdan yanıt
verir.
-
Bu dağların sahibi kim
-
Erimiz
-
Yiğidi kim?
-
Efemiz!
-
Yiğit kime derler?
-
Sözünde durup efesiyle ölene
-
Korkak kime derler?
-
Sözünden dönüp aman diyene!
-
İnsan dünyaya niçin gelir?
-
Gülmeye
-
İnsana gülmeyi haram edenler…
-
Dertlenip gün görmeye
-
Yiğide öğüdünüz nedir?
-
Zalimden korkmaya
-
Kurt bunalırsa nereye iner?
-
Köye
-
Kul bunalırsa nereye çıkar?
-
Dağa.
-
Cömertlik neyle olur
-
Vermekle
-
İstemeden hak alınır mı?
-
Alınmaz
-
Şeytana bel bağlanır mı?
-
Bağlanır
-
Dirlik nedir?
Yiyip
yedirmek, donatıp giydirmek
-
Yiğitlik nedir?
-
Düşkünün elinden tutmak, kırık gönülleri onarmak
-
Zalime karşı yiğitte ne olmaz?
-
Merhamet
Efe,
kızan adayına dönerek yollarının zor olduğunu,kızanın bunu
yapamayacağını söyler.
Kızan
adayı da kendinden emin olarak “yolunuz yolumdur efem” der.
-Eğer
sözünden dönersen Ali’nin kılıcı boynunu vursun mu?...
-Vursun!
Adaylıktan
kızanlığa geçişte öğreti niteliğindeki bu soru ve yanıtlara
bağlılığını gösteren kişi böylece bir daha geri dönülemez
bir yola girerek efeliğe kadar uzanan bir yaşam şekline girer.
ŞEYTAN
AYRINTISI
Bu
törende okuyanı şaşırtacak bir soru da vardır. Bu soru şüphesiz
“şeytana bel bağlanır mı” sorusuna kızanların hep bir
ağızdan “bağlanır” yanıtıdır. Burada asiliğe vurgu
vardır. Çünkü şeytan da kendileri gibi emre boyun eğmeyendir.
Bu
yazı dizimizde zeybekler hakkında genel bilgilendirme amaçlı
olarak araştırmacıların kitaplarından yararlanarak bilgi vermeye
çalıştık. Kuşkusuz birçok eksikleri var ancak bu eksiklikleri
gazete sayfalarında gidermek mümkün değil. Bu nedenle ilk bölümde
belirttiğimiz Ali Haydar Avcı ve Onur Akdoğu’nun konuya ilişkin
eserlerini okumak daha bütünsel bir bakış açısı
kazandıracaktır. Kuşkusuz Sebahattin Burhan’ın biyografik
tarzda yazdığı zeybek romanlarının okunması, hem zeybeklerin
yaşam şeklini ve törelerini öğrenmeyi sağlayacaktır hem de bu
eşsiz insanların hayatları konusunda okuyanda edebi bir tat
bırakacaktır.
Son
söz:
Son
sözlere bir soruyla girelim:
Zeybek
veya halk oyunlarımız alt kültüre ait oyunlar mıdır?
Türkiye’nin
neresine giderseniz gidin tango veya samba eğitimlerini
alabileceğiniz bir salona rastlayabilirsiniz. Maalesef zeybek
oyunları için aynı şeyi söyleyemiyoruz. Bu konuda bazı
belediyelerin ciddi çaba sarf ettiklerini ama bu çabaların tek
başına yeterli olmadığını da biliyoruz. Bu durum kültür
emperyalizminin bir sonucudur ve aynı zamanda ülkemizi yönetenlerin
de halk oyunlarının bu milletin önemli bir değeri olduğunu
bilememelerinden kaynaklandığı da açıktır. Halk oyunları
mutlaka ilk ve ortaokullarda müzik derslerinin veya beden
öğretmenlerinin gölgesinin dışında bağımsız bir ders haline
dönüştürülmeli ve hakkı verilmelidir.
Bugün
konu özelinde zeybeği ama genelde halk oyunlarını kendi çabasıyla
öğrenen ve öğretmeye çabalayan her birey, belli bir eğitim
seviyesinin üzerinde olup, toplum içinde çalışarak üreten ve
aldığı eğitimlerinin hakkını kendi öz kültürü olan halk
oyunlarına ilgi duyarak, öğrenen veya öğreten konumdadır. Bu
nedenle oynadığı oyunun tarihsel özüne vâkıf ve ait olduğu
milletin önemli bir parçası olduğu bilinciyle faaliyetlerini
sürdürmektedirler.
Cumhuriyet
dönemiyle birlikte Türk kadını da zeybek oyunlarında yerini
almış ve birkaç yüzyıllık bu eksiklik temelli olarak
giderilmiştir. Yine de bu satırların yazarı, yazı dizisi boyunca
anlatıldığı gibi, zeybek oyunlarının ve yaşam şeklinin
erkeklere has olduğunu, çünkü figürlerin erkek bedeninde doğduğu
için özüne sadık kalınması gerektiğini düşünmektedir. Şunu
da büyük bir mutlulukla belirtmeliyim ki olanca zarafetiyle
kadınlarımız erkeklere has olan figürleri layıkıyla icra
etmekte ve kendi zarif tavırlarını zeybek danslarımıza
taşımaktadırlar.
*
* * * * * * * * *
KAYNAK:
https://www.aydinlik.com.tr/haber/tarihi-oyunlari-kulturuyle-zeybek-ve-efe-zeybeklerin-yemini-353463
*
* * * * * * * * *